Bir Hayalin Alegorisi

BİR HAYALİN ALEGORİSİ

Hayali Bir Provanın Gerçek Düşü

Kamusal alan kişilerin ayrım olmadan, eşit şartlar ve adalet duygusu içinde özgür biçimde fikir, irade ve davranışları sergileyebileceği önemli toplumsal alanlardan birisidir. Bu alanın tanımı Antik Yunan’dan bugüne oldukça tartışmalı olan halklar ve devlet arasındaki iletişimin bariz görünürlük aldığı bir forum alanı olarak betimlenir. Batı’da Jürgen Habermas’ın kamusal alan teorisini yaptığı zamandan bugüne toplum ve devlet nezdinde kamusal alan yeniden gözden geçirilmeye başlanmış, kamusallık ve toplumun kamusal alan olarak belirtilen alanlardaki düşünsel ve fiziksel eylemleri ön plana çıkmıştır. Bu açıdan Habermas’ın kamusal alan teorisi birçok sosyolog, antropolog ve psikolog tarafından kabul görürken, birçokları tarafından da reddedilmiş ve karşıt görüş beyan edilmiştir. Önemli eleştirilerden birisi de Habermas’ın kamusal alanın çizgilerini ataerkil bir toplum özeline göre belirttiğidir. Bariz biçimde sunulmasa dahi çocukların ve kadınların sosyal yapı içinde kamusallık adı altındaki eylemleri direkt görünür değildir.

Bu kritik üzerine odaklanıldığında Elçin Acun’un “Bir Hayalin Alegorisi” başlıklı video yerleştirmesi de kamusal alanlarda feminist bir yaklaşımda, kuir bireylerin ötekileştirilmesi ve yok sayılmasının bir yansıması olarak insan hakları üzerinden bir görünürlüğe atıfta bulunuyor. Elçin Acun, heterenormatif iktidar teknikleri içinde bir bedenin, kimliğin ve varoluşun görmezden gelinmesi, toplumdan silikleştirilerek dışlanması ve gözden çıkarılmasının çarpıcı bir karşı duruş tasvirini sokaklarda hayali olarak gerçekleştiriyor. Ana videoda birey çıplak bir beden ile performatif bir eylemsellik dahilinde gece 03.00’te şehrin çeperlerinde kendinden emin, dik ve keskin bir yürüyüş gerçekleştiriyor. Kayda alınan video, İstanbul’un çeşitli sokak ve caddelerinde bir kamyonun cephesine bağlanarak, şehrin tüm çehresine yansıyor ve bir düşün gerçekleşmesi yolundaki ilk adımları atıyor. Kamusal alanda direkt olarak bulunamayacağı ifade edilerek ötekileştirilen ve dışlanan bireyler, şehrin tüm örtük kamusallığına bir video yansıması ile dahil oluyor, şehri karış karış geziyor ve eşit şekilde sahip oldukları alanda yeniden var oluyorlar. Ana videoda izlenen bireyin şehirdeki haklı yürüyüşü sembolik bir zafer yürüyüşü, büyük bir onursallık ve gururun sembolü. Birey yürüyor, durmaksızın yürüyor ve kamyon hareket ediyor, araç hareket ettikçe, trafik ışıklarında durdukça, binaların yüzeyine yansıdıkça sokaktan toplumun nabzı kesik kesik alınan bir nefes gibi artan bir tempo içinde yükseliyor. Performatif eylemin gücü, yapıtın çarpıcılığı, sosyal hayatta kuir bireylerin gün geçtikçe sarsılan varlığı bu yapıtla etkili biçimde yeniden, etkileyici biçimde gün yüzüne çıkıyor.

Ana videonun yanında, yerleştirmede izlenen diğer beş videoda ise bireyler yürüyüşlerine devam ediyor. Bu kez bu yürüyüş kentte değil, büyük bir boşluktan bir diğer boşluğa doğru. Boşluklar içindeki bu yürüyüş bir son ya da bir başlangıç değil, feminist bir duruşun, kuir bir eylemin düzenli savunuculuğu. Bu yürüyüş, kamusal alanda varlık bulamayacağı alenen ifade edilen kuir bireyler için, toplumun çok yönlü ve kültürlerarası kesiminden ziyade oligarşik bir düzen ile sınırlandırılan alanların bireyler tarafından özgürce kullanılmasının çok boyutlu bir yolunu çiziyor. Eylem kuir bireylerin sessiz ve güçlü savunmalarının, sokaklardaki yürüyüşlerinin heybetli bir refleksiyonuna dönüşüyor, yerleştirme üst üste gelen figürlerle birlikte çoğulcu yapısını toplumcu bir gözle yeniden gösteriyor.

“Bir Hayalin Alegorisi” başlıklı bu video enstalasyon varlığı inkar edilen, dışlanan, ötekileştirilen bedenlerin kamusal alandaki görünürlüğüne dair olan tartışmaların ışığında güçleniyor. Habermas’ın ataerkil ile özdeşleşen kamusal alanı karşısında özel alanın tanımı ve kuir bireylerin dış dünyadan silinerek, özel alanlara hapsedilmesinin de bir ifadesi olarak izleniyor. Sokakta, kentte yürüyen, kente nüfuz eden bedenin, boşluğa yürüyen bedenler ile çoğulcu ve çok boyutlu alegorisi, bireylerin görünürlüğü üzerine, kamusal alandaki tahayyül içindeki yürüyüş geniş ölçekte büyük bir devrimin ve performatif açıdan çarpıcı bir illüzyonun başlangıcını oluşturuyorlar.

Politik ve toplumsal olarak yalnızlaştırılmış, izole edilmiş ve sınırlandırılmış bedenlerin kamusal alandaki varlığı, sanal bir izlek olarak bile patriarkal zihniyetlerin yapısını yıkarak, kafa karıştırıcı, düşündürücü bir hale bürünüyor. Video, bir görünüp bir kaybolan, kentin yüzünde büyüyen ve küçülen bireyin görüntüsü ile normu aşan olağandışı bir kurgu barındırıyor. Elçin Acun’un “Bir Hayalin Alegorisi” sergisi cinsiyet söylemlerinin kısır bakış açısını, statik sabitliğini bozmayı, bedenin temsildeki ifadesini belirleyerek yanılsama ilişkileri açığa çıkarmayı ve ataerkilliğin merkezi ve tek bakış açılı rutin konumunu bölmeyi ve yeni görüşler açabilmeyi amaçlıyor. Elçin Acun, video yerleştirmesiyle, eril olan ile özdeşleşen kamusal alanın sınırlarını yeniden sorgulatıyor ve kendisinin de söylediği gibi kuir ve feminist bir olasılığın, dış dünyayı ele geçirdiği bir hayalin illüzyon dolu bir provasını yapıyor.

Yazı: Melike Bayık

Bu video enstalasyonda, çeşitli kent mekanlarında sessiz, pervasız ve olağan bir şekilde dolaşan, görünürlük ve görünmezlik arasında kalmış saydam beden imgeleri, maskulen ile özdeşleşen kamusal alanı bir illüzyon ile işgal etmeyi dener. Hakikatin içinde bir hayal olarak var olabilme ihtimalinin sınırlarını araştırır. Kamusal alanın gölgelerine itilen, okunaksız kılınan ya da yalnızca içerideki varlığı meşru sayılan edilgin, ötekileştirilmiş formlarını, dışarıda yeni, etkin bir pozisyona getirmeyi arzular. Kenarda kalanı merkeze çekmek yerine, merkezi dağıtarak cinsiyetin katılaşmış sabitliğini bozmayı, bedenlerin kabul edilebilirliğini belirleyen ataerkilliğin merkezi konumunu bölmeyi amaçlar. Kuir ve feminist bir olasılığın, dışarıyı ele geçirdiği bir hayalin provasını yapar.

Sanatçı: Elçin Acun

 

Küratör: Melike Bayık
Sanat Konuşmaları: Elçin Acun & Melike Bayık
20.10.2021

 

Sergi Tarihleri: 7 – 16.10.2021

Mekan: Bilsart

https://bilsart.com/sergiler/cansu-yildiran/

https://www.instagram.com/bilsartistanbul/?hl=tr

 

The Realization of a Fictional Rehearsal

Public space is one of the crucial social spheres where individuals can freely exhibit their thoughts, wills, and behaviors under equal conditions and a sense of justice, regardless of distinctions. Described as a forum area where communication between peoples and the state has been prominently visible since Ancient Greece, the definition of this space has been highly debated from antiquity to the present day. Since Jürgen Habermas introduced his theory of the public sphere in the West, society and the state have begun to re-examine the public sphere, highlighting the intellectual and physical actions of publicness and the society’s actions in spaces identified as public. In this regard, while Habermas’s theory of the public sphere is accepted by many sociologists, anthropologists, and psychologists, it has also been rejected and countered by many. One of the significant criticisms is that Habermas delineates the boundaries of the public sphere according to a patriarchal societal norm. Even though not explicitly presented, the actions of children and women under the guise of publicness within the social structure are not directly visible.

 

Focusing on this critique, Elçin Acun’s video installation titled “An Allegory of a Dream” refers to a visibility through human rights in a feminist approach in public spaces, as a reflection of the marginalization and negation of queer individuals. Elçin Acun portrays a striking resistance to the neglect, marginalization, and exclusion of bodies, identities, and existence within heteronormative power techniques, depicting them as being erased from society, marginalized, and disregarded, thus performing a symbolic resistance on the streets. In the main video, an individual undertakes a confident, erect, and brisk walk at 03:00 in the city peripheries, incorporating a performative action with a naked body. The recorded video, attached to the front of a truck and projected onto various streets and avenues of Istanbul, initiates the first steps towards the realization of a dream. Individuals who are marginalized and excluded by being stated as not directly present in public space are included through a video reflection of the city’s implicit publicness, traversing the city and reasserting their presence in the areas they equally own. The justified walk of the individual in the main video symbolizes a symbolic march of victory, a symbol of great honor and pride. As the individual walks and the truck moves, with each movement of the vehicle, each pause at traffic lights, each reflection on the surfaces of buildings, the pulse of the society is rising in an increasing tempo, akin to a breath taken in intermittently from the streets. The power of the performative action, the poignancy of the work, and the increasingly precarious existence of queer individuals in social life are effectively and impressively brought to light through this work.

 

In addition to the main video, in the other five videos watched in the installation, individuals continue their walks. This time, these walks are not in the city but towards one void to another. This walk within voids is not an end or a beginning but a regular advocacy of a feminist stance, a queer action. For queer individuals whose presence is openly declared as impossible in public spaces, the walk through areas restricted by an oligarchic order rather than from diverse and intercultural segments of society outlines a multidimensional path for individuals to freely utilize these spaces. The action transforms into a magnificent reflection of the silent and potent defenses of queer individuals, their strolls on the streets, and the installation, with its overlapping figures, reasserts its pluralistic structure from a communal perspective.

 

In the light of discussions about the visibility of bodies denied, excluded, and marginalized in public spaces, this video installation titled “An Allegory of a Dream” gains strength. It is watched as an expression of the definition of private space against Habermas’s public sphere associated with patriarchy and as an expression of queer individuals being erased from the outside world and confined to private spaces. The plural and multi-dimensional allegory of bodies walking in the streets and toward the void, instead of being marginalized, becomes a reflection of a broad revolution and a striking illusion from a performative perspective.

The presence of bodies that have been politically and socially alienated, isolated, and confined in public space, even as a virtual thread, disrupts the structure of patriarchal mindsets, becoming perplexing and thought-provoking. The video contains an extraordinary narrative of the growing and diminishing figure of an individual on the face of the city, who appears and disappears, surpassing norms. Elçin Acun’s exhibition aims to disrupt the sterile perspective of gender discourse, to disrupt the static stability of it, to reveal the expression of the body in representation, to disrupt the central and singular routine position of patriarchy, and to open up new perspectives. With her video installation, Elçin Acun questions the boundaries of the public space associated with masculinity and opens the rehearsal of a dream where a queer and feminist possibility takes over the outside world.

 

In this video installation, transparent body images, which silently and boldly wander in various urban spaces, caught between visibility and invisibility, attempt to invade the public space associated with masculinity with an illusion. It explores the limits of being able to exist as a dream within reality. It desires to bring forth passive, marginalized forms that have been pushed into the shadows of the public sphere, rendered illegible, or legitimized only in their interior, to an active position outside. Instead of pulling the marginalized to the center, it aims to disrupt the rigidity of gender by distributing the center, breaking the central position of patriarchy that determines the acceptability of bodies, and aims to rehearse a dream where a queer and feminist possibility takes over the outside.

Artist: Elçin Acun

 

Curator: Melike Bayık
Art Talks: Elçin Acun & Melike Bayık
7.10.2021

 

Exhibition Dates: 7 – 16.10.2021

Venue: Bilsart

 

https://bilsart.com/sergiler/cansu-yildiran/

https://www.instagram.com/bilsartistanbul/?hl=tr

developed by paradoksyazilim